30 Temmuz 2013 Salı

FAHRENHEİT 451

 PUAN: 8/10

  KİTABIN KONUSU
 Guy Montag işini seven bir itfaiyeci ve görevi kitapları yakmak.(epey bir ironik düşünmüş yazar) Bir gün evinin yakınlarında genç bir kızla tanışır ve kızın amcasından öğrendiği, eski zamanlara(itfaiyecilerin kitap yakmak yerine yangın söndürdüğü zamana) dair hikayeler dinler. Birkaç konuşmanın ardından Montag, bir değişim farkeder ve yaptıklarını ve yapılanları sorgulamaya başlar.

  NEREDEN ESTİ?
 Distopik kitap merakım sağolsun..

  5 YORUM
1-Öncelikle, bilmeyenler için kitabın isminin ne anlama geldiğini açıklayayım:Fahrenheit, santigrat gibi bir sıcaklık değeridir. Fahrenheit 451 ise kitap kağıtlarının yanıp tutuştuğu sıcaklık derecesidir. Santigrat derece cinsinden hesaplamaya çalıştım ama yanlış bilgi verip rezil olmamak adına susuyorum. Hem siz anladınız zaten ne demek istediğimi :)

2-Aslında kitabın yazarı Ray Bradbury bu konuya benzer yanlış hatırlamıyorsam 5 hikaye yazmış. Fakat yazara göre zirve noktası bu kitap olmuş. Yazar hala yaşıyor. Çoğunuzun önsözlerden nefret ettiğini biliyorum; ama bu kitabın yazara ait önsözünü okumanızı tavsiye ederim. (Bu da "Dönüşüm" romanıyla birlikte 2. önsöz tavsiyem oldu, farkındayım.)

3-Karşımızda distopik romanların vazgeçilmezi olan totaliter yönetim ve sansür var yine. Ama Fahrenheit 451'de beni çeken asıl şey "kitap" konusu üzerinde durulmasıydı. Geçmişte de kitapların yakılması olaylarıyla karşılaşıldığını biliyoruz. Eğer bu kitap yakma olaylarının nedenini hala sorgulamamışsanız Fahrenheit 451 size bu konuda gerçekten yardımcı olacaktır. Kağıt parçası olarak gördüğümüz kitapların neler yapabileceğini farkettiğinizde siz de gerçekten şaşıracaksınız.

4-Kitapla ilgili beğendiğim başka bir nokta ise ancak kaliteli bir bilim-kurgu kitabında karşılaşabileceğimiz teknolojik tasvirlerin yer alması oldu. Yazar kitabı öyle bir öngörüyle yazmış ki; dinleme cihazı, cep telefonu, gelişmiş radarlar gibi günümüze ait pek çok teknolojiyi bu kitapta bulabiliyorsunuz. 

Fahrenheit 451(1966)
  Tüm bu artılarına rağmen önceden "1984" kitabını okumamın neden olduğu aşırı yüksek beklentiden olsa gerek bende tam bir tatminlik hissi bırakmadı bu kitap. Tavsiyem şudur ki; eğer bu 2 kitabı okumadıysanız önce Fahrenheit 451'i okuyun. Tabii yine de siz bilirsiniz..

5-Son olarak kitapta defalarca okuduğum ve en can alıcı paragraf olarak düşündüğüm paragrafı yazmak istiyorum:
     
        (NOT:Aşağıdaki paragrafı okuduktan sonra hayatınız değişebilir. Tercih sizin... )

  "...Bir evi çivisiz ve ahşapsız inşa edemezsin. Eğer bir evin yapılmasını istemiyorsan, ahşap ve çivileri sakla. Eğer politik bakımdan mutsuz bir adam istemiyorsan, kaygılandıracak bir soruda ona iki bakış açısı verme, birini ver. Daha da iyisi hiç verme. Bırak savaş gibi bir şeyin var olduğunu unutsun. Eğer Devlet yetersizse, havaleliyse ve vergi delisiyse, insanların Devlet üzerine  endişelenmesindense bırak böyle olsun. Huzur, Montag. Onlara yarışmalar düzenle, en popüler şarkıların sözlerini, devletlerin başkentlerini veya Iowa'da geçen yıl ne kadar mısır yetiştirildiğini bilerek kazansınlar. Onları patlamalarına neden olmayacak bilgilerle doldur, öyle lanet olası 'olaylarla' tıka basa yap ki, kendilerini bilgileriyle gerçekten "zeki" hissetsinler. Sonra düşündüklerini hissedecekler, hiç kımıldamadan hareket ettikleri hissine kapılacaklar ve mutlu olacaklar, çünkü bu tür olaylar değişmezler. Olayların bağlantılarını kurmaları için onlara felsefe ve sosyoloji gibi kaypak şeyler verme. O zaman melankolik olurlar. Bugünlerde birçok adamın yapabildiği gibi, TV duvarını ayırıp tekrar birleştiren kişi, insanı kaba, hayvansı hissettirmeden ölçülüp biçilemeyecek olan evreni ölçüp biçmeye çalışan kişiden daha mutludur. Biliyorum, ben denedim, cehenneme kadar yolu var. Sen kulüplerini ve partilerini, akrobatlarını ve sihirbazlarını, gözüpek adamlarını, jet arabalarını, motorsiklet helikopterlerini, seks ve eroinini, otomatik refleksle yapılacak her şeyi getir onlara. Eğer dram kötüyse, eğer film hiçbir şey söylemiyorsa, eğer oyun boşsa, beni tereminle dürtükle, yüksek sesle. Sadece titreşime dokunsal bir tepki olduğunda, oyuna karşılık verdiğimi düşüneceğim. Fakat umrumda değil. Ben yalnız somut eğlenceden hoşlanırım."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin