30 Eylül 2013 Pazartesi

KÜÇÜK ARI

PUAN: 8/10

KİTABIN KONUSU
  Kitap, Nijeryalı Küçük Arı ile İngiltereli O'Rourke ailesinin yaşadıklarını ve kesişen hayatlarını anlatıyor.

NEREDEN ESTİ?
  Kütüphanede sürekli gözüme takılan bir kitaptı. Bestseller fobim yüzünden hep uzak duruyordum bu kitaptan da. Yine kütüphanede kitap bulamadığım bir gün "Bari bunu alayım," deyip, kitabı okumaya karar verdim.

5 YORUM
1-Kitabın en sevdiğim yanından başlayayım öncelikle: Yazar kelimeleri çok iyi kullanıp, öyle güzel tespitlerde ve teşbihlerde bulunmuş ki... Okurken sizi hiç zorlamayan derin bir anlatımın içinde buluyorsunuz kendinizi.

2-Kitabımız bölümlerden oluşuyor ve sırayla, Nijeryalı göçmen Küçük Arı ve İngiltereli Sarah'nın gözünden takip ediyoruz olayları. Aslında iyi bir düşünce... Ama Küçük Arı'nın anlatımındaki özgünlük ve kaliteyi Sarah'nın gözünden anlatımın olduğu bölümlerde bulamamak biraz kötü oldu benim için. Sarahlı bölümleri hemen geçmek istedim bu yüzden.

3-Çok önemli değil gerçi ama bazı tespitlerin, hatta bazı cümlelerin birden fazla tekrarlanması biraz rahatsız edici ve sıkıcı olmuş. Çok fazla değil ama yine de...

4-Yazarın kitap sonunda, kitapla ilgili  yaptığı araştırmaları ve kaynaklarını açıklaması etkileyici bir unsur olmuş. Dan Brown da kitaplarında bu şekilde kaynak gösterip, kitaptaki kurum ve kuruluşların vs gerçekliğini gözler önüne seriyordu. Bu yüzden hemen Dan Brown kitapları geldi aklıma nedense. Tabii bu şekilde başka yazarlar da vardır; aklıma şu an gelmiyor. Sonuç itibariyle benim hoşuma giden bir unsur oldu.

5-Yazarın harika tespitleri olduğundan bahsetmiştim. Onlardan 2'sini yazmak istedim. İlki İngiltereli Sarah'nın, 2.si ise Nijeryalı göçmen Küçük Arı'nın gözünden anlatılan bölümlerden alıntıdır:

  "Koridorun bizim tarafındaki düz ekran televizyonda BBC Haber 24 vardı, sesi kısıktı. Bir savaştan görüntüler vardı. Savaşa karışan ülkelerden birinden dumanlar yükseliyordu. Hangisi olduğunu sormayın bana; orasını kaçırdım. Savaş dört yıldır sürüyordu. Oğlumun doğduğu ay başlamıştı, birlikte büyüdüler. İlk başta ikisi de büyük bir şok olmuştu ve sürekli ilgi istiyorlardı; ama yıllar geçtikçe daha bağımsız oldular ve insan daha uzun süreler için gözünü üzerlerinden ayırabilir oldu. Bazen onlara bir an için bütün dikkatimle bakmamı gerektirecek bir olay olur -oğluma ya da savaşa- ve bu zamanlarda hep, "Vay canına, sen büyümemiş miydin," diye düşünürüm."


  "Macera nedir? Bu, maceraya nerede başladığınıza bağlıdır. Sizin ülkenizdeki küçük kızlar, çamaşır makinesi ile buzdolabının arasındaki boşluğa gizlenip, etraflarının yeşil yılanlar ve maymunlarla sarılı olduğu bir ormanda olduklarını hayal ederler. Ben ve ablam, yeşil yılanlar ve maymunlarla dolu ormanda bir boşluğa gizlenip, çamaşır makinemiz ve buzdolabımız olduğunu hayal ederdik. Siz makineler dünyasında yaşıyorsunuz ve kalbi çarpan şeylerin düşünü kuruyorsunuz. Biz makineleri düşlüyoruz çünkü çarpan kalplerin bizi terk ettiğini gördük."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin