22 Ocak 2014 Çarşamba

Fısıltı

PUAN: 5/10

KİTABIN KONUSU

            -Kitap kapağından alıntıdır-
Kovulmuş bir meleğe âşık olmak…

“Bütün sınıf arkadaşlarımın isimlerini biliyordum… biri hariç. Yeni öğrenci… Arkamdaki sırada, serinkanlı siyah gözleri karşıya sabitlenmiş bir hâlde kaykılmış oturuyordu…

Siyah gözleri beni âdeta delip geçiyordu. Dudaklarının kenarları yukarı doğru kıvrıldı. Kalbim bir an tekler gibi oldu ve o bir anlık duraksamada, kasvetli bir karanlık duygusunun bir gölge gibi üzerime örtüldüğünü hissettim. Bu duygunun kaybolması sadece bir an sürdü, ama ben hâlâ ona bakıyordum. Gülümsemesi dostça değildi, bela kelimesini heceleyen bir gülümsemeydi. Ve vaat doluydu.”


  NEREDEN ESTİ?
 Şu "melek" kitaplarını hep bi yerlerden duyuyordum ama bana hiç çekici gelmiyorlardı. Çünkü eğer bir kitabın içinde bir melek gibi güçlü bir varlık varsa karşıma büyük ihtimalle 2 senaryo çıkabilirdi: 1-Melek çok güçlü olacak ve kimse karşı koyamayacak; bu yüzden de kitap çok sıkıcı gelecek. 2- Melek olmasına rağmen daha zayıf olanlara karşı dezavantajlı duruma geçecek ve bu durum her türlü, mantıksız bir şekilde gerçekleşecek. Halk kütüphanesinde Fısıltı kitabını gördüğümde ön yargılı davranmayı bırakmak için (goodreads puanının yüksek olması da etkili oldu tabii) kitabı bi alıp okuyayım dedim ben de.


   5 YORUM
1-Kitabımız klasik şekilde başlıyor: Okula gelen yeni bir öğrencimiz, özgüven eksikliği  olan çekingen ama güzel bir kızımız ve onun tam zıttı kız arkadaşını merkez alan olaylar zinciri... Kitap gayet sıradan bir şekilde, hafif Alacakaranlık esintileriyle başlıyor. Kitap boyunca esas oğlanla kızımız o kadar sık karşılaşıyorlar ki, bu kadar rastlantıya pes artık diyorsunuz. İşte kitapta hafife alıp yanıldığım tek nokta da burası oldu aslında. Önceden söyleyeyim dedim; bu aşırı rastlantılar kitap boyunca "aşırı" mantıksız gelebilir sizlere de (bende olduğu gibi) ama benim gibi kitap boyunca kafaya takmayın bu konuyu; zira çok sonradan öğreneceksiniz ki çok mantıklı bir açıklaması varmış bu aşırı rastlantıların. Benden söylemesi :)

2-Bu belki biraz saçma gelebilir diye, yazsam mı yazmasam mı bilemedim ama içimde kalmasın diye yazacam: Utangaç esas kızımızın hiperaktif kankası var ya; işte onun adı Vee("vii" diye okunuyor büyük ihtimalle). İşte ben bu kızın ismini neredeyse kitabın sonuna kadar "ve" bağlacıyla karıştırıp tekrar tekrar okumak zorunda kaldım. Kitabın sonlarına doğru kızın ismine alıştığımda da bu sefer "ve" bağlacını kızın ismiymiş gibi "vii" diye okumaya başladığımı farkettim. Buradan tüm yabancı yazarlara sesleniyorum şimdi: Bundan sonra bir karaktere isim verdiğiniz zaman, bu isim başka bi ülkede zarf, edat, bağlaç niyetine kullanılıyor mu diye kontrol edin bi zahmet. Kimseyi zor duruma sokmayalım lütfen :)

3-Kitap boyunca karşılaşılan her bir karakter (okuldaki sıradan bir öğrenciden, sorguya gelen polislere kadar) şüpheli davranışlarda bulunuyor ve şüpheli olarak betimleniyor. Bu nedenle bir süre sonra "Kim suçlu çıkarsa çıksın şaşırmam artık," moduna giriyorsunuz ister istemez. Ve gerçekten de kitabın sonunda asıl suçluyu öğrendiğimde biraz olsun şaşıramadım :( Şüpheli sayısı gibi zihinle oynama olaylarının da sayısı abartılı derecede fazlaydı. Öyle ki; kitap bittiğinde hangi olaylar gerçekten yaşandı, hangi olaylar sadece kişilerin düşünceleri değiştirilerek yaşanmış gibi gösterildi ayırt edemiyorsunuz.

4-Kitaptaki bariz mantık hataları maalesef canımı çok sıktı: SPOİLER GELİYOR- Kızın yeni tanıştığı rehberlik hocası kızın gece evine kimle gelip gittiğini söylüyor ama kız bunu nereden bildiğini öğrenmek zahmetine bile girmiyor. Daha başka bir bölümde düşmemiş bir meleğimiz kızın peşine düşüyor; kapıları bile zihniyle açıp kapayabilen bu güçlü meleğimiz ne hikmetse, kızı öldürebilmek için peşinden bıçakla koşuyor ve kız saklandığında evin içindeki kızı bile bulamıyor. -SPOİLER GİDİYOR :)

5-Kitabın ilk yarısı 2 ergen kızımızın çocuksu dedektifçilik oyunlarıyla geçiyor. Kitabın yine büyük bir kısmında esas kızımızın, abartılı bir şekilde esas oğlanın 3 harflilerini (göz, saç, kas) tekrar tekrar, aynı betimlemelerle övmesiyle geçiyor. Son 2 bölüm dışında, kitap çoğunlukla monoton ilerliyor. İtiraf edeyim; kitabın konusu gayet orijinal ve güzeldi ama işlenişi ve olayların bağlanması fazlasıyla sıradan ve yetersizdi.
   Aslında daha yazacak çok şey var ama uzatmanın anlamı yok. Fısıltı kitabı: Hush Hush serisinin okuduğum ilk ve benim için son kitabıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin