22 Mart 2014 Cumartesi

BÜYÜCÜNÜN YEĞENİ


PUAN: 8/10

KİTABIN KONUSU
 Bir cadının pusuda beklediği… Ormanlarında konuşan hayvanların gezindiği… Yeni bir dünya doğmaküzere: NARNİA
 Polly ve Digory, bambaşka dünyaları keşfetmek amacıyla bir yolculuğa çıkarlar ama bu merak onları tehlikeli bir maceraya çeker. Aslan'ın şarkısıya var olan dünyanın kuruluşuna tanıklık eden iki arkadaş, peşlerinde getirdikleri kötülükle başa çıkmak zorundadır.

NEREDEN ESTİ?
 Aslında Narnia Günlükleri serisiyle tanışma hikayemden bağımsız bir hikayesi var bu kitapla tanışmamın. Çünkü bu kitabı ilk gördüğümde, Narnia Günlükleri serisine ait olduğunu bile bilmiyordum. O zamanlar orta okulun ortalarındaydım. "Köpük" diye bir dergi alıp, verdiği posterlerden poster koleksiyonu yapıyordum(poster koleksiyonumu hala saklıyorum bu arada). İşte bu derginin kitap tanıtımına ayırdığı sayfalardan birinde "Büyücünün Yeğeni" kitabına ait kısa bir yazı okumuştum ve kitaptan çok etkilenmiştim. Yaklaşık 10 yıl geçti bu olayın üzerinden ve ben internetten 2. el olarak alıp, topladığım Narnia serisinin bu kitabını sonunda okuyabildim.
  Bu arada, dergideki o kitap tanıtımının olduğu sayfayı hala saklıyorum. Merak eden varsa, işte şöyle bir şey:

  


5 YORUM
1-Öncelikle hemen şunu söylemek istiyorum: Narnia Günlükleri serisine başlamadan önce yaş kitlesini de göz önünde bulundurarak, basit ve masalsı bir anlatım bekliyordum. Ama daha ilk kitaptan, bu önyargım kırılmış oldu. Kitap beklediğimden çok daha iyi çıktı. Bu yüzden ben de puanımı verirken hiç cimrilik yapmamaya çalıştım :)

2-İlk olarak 1955 yılında basılan kitabımız Narnia ve Dünya ile bağlantının kurulmasından öncesini anlatıyor. Bir nevi tüm Narnia Günlükleri serisinin temeli, başlangıcı diyebiliriz yani. Ve bence çok iyi bir başlangıç olmuş. Narnia'nın kuruluşu, başkarakterler olan Polly ve Digory'nin hikayesi çok iyi bir şekilde yazılmış.

3-Birkaç yorumumda kitaplardaki betimleme eksikliğinden veya aşırılığından şikayet ettiğimi okumuşsunuzdur. Ama bu kitap betimleme konusunda oldukça başarılı. Kitap 200 küsur sayfalık kısa bir kitap olmasına rağmen, oldukça fazla olay ve mekan içeriyor. Ama yazar öyle öz bir şekilde olay ve mekanları betimlemiş ki, hem her şey kafanızda tam olarak şekilleniyor, hem de uzun olmayan bu yalın betimlemeler sayesinde, sıkılma gibi bir durumla karşılaşmıyorsunuz.

4-Betimleme konusuna girmişken, kitaptaki illüstrasyonlardan da bahsetmek istiyorum. Özellikle böyle kaliteli illüstrasyonları olan kitaplar benim için hep çok daha değerli olmuştur. İllüstrasyonların sahibi Pauline Baynes'in çizim tekniğini çok beğendim. Kitaba hem otantik hem de modern bir hava katmış bence. Ayrıca kitaba oldukça bağlı kalmış ve yazarların tasvirlerini -bence- tam olarak çizimlerine aktarabilmiş. Tüm çizimler, kafamda şekillenen hikayeye oldukça uyuyordu. Fikri olmayanlar için internetten yüklediğim birkaçını da paylaşayım:







5-Kitapla ilgili, son olarak şu konuya değinmek istiyorum: Yazarın hikayeyi anlatma biçimine bayıldım. Yazar kitapta yer yer araya girip, yorumlar yapıyor, kendi fikrini belirtiyor, insan davranışları hakkında çok yerinde tespitler yapıyor ve bazen yaşanan bir olayın, ileride nelere yol açacağından önceden bilgi veriyor. Ve yazar tüm bunları yaparken aşırıya kaçmıyor, samimi ve sade bir dil kullanıyor. Neil Gaiman'ın çoğu kitabında da -ki Neil Gaiman'ın kitaplarına da bayılırım- böyle bir anlatım vardır . Sanki şöminenin başında torunlarına hikaye anlatan dede klişesini yaşamak gibi. Güzel bir his, anlayacağınız. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin